Uydu Haberleşme Sistemi
Bu yazıda, ASELSAN'ın ürün yelpazesine yeni eklemiş olduğu Uydu Haberleşme Sistemleri hakkında, genel tanıtım amaçlı bilgiler verilmeye çalışılacaktır.
***
Uyduları
kullanarak küresel iletişim fikri ilk olarak ünlü İngiliz bilim adamı ve
bilim kurgu yazarı Arthur C. Clarke tarafından Mayıs 1945'te ortaya atılmıştır.
"Dünya merkezinden 42,000 km yukarıda 24 saatlik periyotla dönen uzay
terminalleri zinciri sayesinde tüm iletişim sorunu çözülebilir. Kurulacak
uzay terminallerinin yörünge üzerindeki yerleşimi için pek çok ayarlama
gerekse de Şekil-1'de gösterilen metot en kolay olanıdır. Yerden bakan gözlemciye
göre ekvator üzerinde dünya merkezinden 42,000 km yükseklikte bulunan
terminaller oldukları yerde gözükeceklerdir. Bu metot yeryüzünde yönlü alıcı
kurulumunu büyük ölçüde kolaylaştıracaktır."
Şekil-1.
Uzay terminallerinin yörünge üzerindeki yerleşimi
"Aşağıda belirtilen boylamlar, yerleştirilecek 3 terminalin tüm yerküreyi
kapsaması için önerilen değerlerdir.
300º Doğu- Afrika ve Avrupa
1500º Doğu- Çin ve Okyanusya
900º Batı- Kuzey ve Güney Amerika"
Günümüzde sivil ve askeri haberleşme amaçlı olarak sıklıkla kullandığımız uydu haberleşme sistemleri, iletişim alanında daha hızlı ve yüksek kapasiteli ama aynı zamanda da düşük maliyetli sistemler yaratma çabaları sonucunda ortaya çıkmıştır.
İkinci Dünya Savaşı sayesinde büyük gelişme kaydedilen güdümlü füze ve mikrodalga haberleşme teknolojileri, beraber kullanımları sayesinde yeni bir teknolojinin, Uydu Haberleşme Sisteminin doğmasına neden olmuştur.
1957 yılında uzaya ilk uydunun (Sputnik) gönderilmesi ile uzay çağı başlamıştır. 1958 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Eisenhower'in uydu üzerinden Amerika'ya yılbaşı mesajı yollaması, 1960 yılında ilk yansıtıcı uydunun kullanılması, 1962 yılında ilk röle uyduların kullanılması ve ilk yere göre durağan (geostationary) uydunun kullanılmaya başlanması uydu haberleşme sistemlerinin gelişim hızını göstermede örnek teşkil etmektedirler.
Uydu iletişim sistemleri; bir uydudan, uydunun yörüngesini, uzaydaki konumunu ve çalışmasını denetleyen bir yeryüzü istasyonundan ve uydu üzerindeki transponder (alma frekansını, gönderme frekansına çevirici) aracığıyla gerçekleştirilen ve iletişim trafiğinin gönderilmesini (çıkarma hattı, uplink) ve alınmasını (indirme hattı, downlink) sağlayan yer terminalleri ağından oluşmaktadır. Uydunun kendisi ise iki temel bölümden oluşmaktadır:
Yük (Payload),
Link (Yol).
Yük, iletişim sinyali için transponder işlevini yerine getiren antenler, alıcılar ve vericilerden oluşur. Linkte ise, durum denetimi, sıcaklık denetimi, komut ve telemetri sistemleri bulunur. Temel olarak link, yük çalışması için destek (uydu bakım ve onarımı) görevlerini yerine getirir.
Uyduya uzaya atıldıktan sonra, ekvatorun üzerinde, yeryüzüne göre değişmeyen belli bir yükseklikte (36,000 km), yörüngesel bir konum ya da bölme tahsis edilir. Bu bölmeler, yanları 0.1º ile 0.2º arasında olan ve birbirlerinden 3º ya da 4º mesafede konumlandırılırlar. Uzay tarafından uygulanan kuvvetler nedeniyle uydunun senkron (yeryüzüne göre durağan) yörüngesinden çıkmasını engellemek amacıyla yerdeki kontrol merkezi yörünge kontrol sinyalleri ile uyduyu kendisine tahsis edilen bölgede tutar. Bunu gerçekleştirmek için de uyduda bulunan ve püskürtme maddesi olarak genelde hidrazin (N2H4) kullanan idare roketleri kullanılır. Tipik olarak her sene 10~15 kg arası püskürtme maddesi kullanılır.
Uydu,
kendisi için gerekli olan elektrik enerjisini üzerinde bulundurduğu güneş
panellerinden sağlar. Uydunun güneşi göremediği durumlarda ise daha önceden
çalışması sırasında doldurduğu pilleri kullanmaktadır. Uydu her gün
yeryüzü tarafından birer kere, ilkbahar ve güz noktaları (dönenceleri)
civarında tutulur, dolayısıyla güneşle olan doğrudan bağlantı kesilir.
Tutulmalar 70 dakika kadar sürebilir ve bu sırada pil enerjisi kullanılır.
Uydu Sınıfları
Günümüzde
kullanılan uydu tipleri, dünya üzerinde bulundukları yörüngelere göre
üç grupta sınıflandırılır. Bunlar sırasıyla dünya etrafında bir günde
bir turdan fazla yol alan uydular olan LEO tipi uydular, dünyanın etrafında dünya
ile aynı hızda dönen GEO tipi uydular ve dünya etrafındaki dönüşünü
bir günden daha uzun sürede tamamlayan HEO tipi uydulardır.
Uydunun Yapısı
Uyduları
yapı bakımından üç bölüme ayırabiliriz. Birinci bölüm hizmet bölümü
denilen ve uyduyu yörüngede tutan, hareketlerini düzenleyen, dengeleyen
kimyasal ve elektriksel tepki motorlarını, hareket sistemini, yakıtı ve aküleri
barındıran bölümdür. İkinci bölümde uydunun ana görevini yerine getiren
transponderler, bilgisayarlar vb. tüm haberleşme donanımı yer almaktadır.
Üçüncü bölüm ise güneş levhaları ve tüm antenlerin bulunduğu dış kısımdır.
Uydunun tasarımı, haberleşmenin niteliği ile doğrudan ilgilidir. Dünya üzerinde
bir yörüngede bulunan uydunun alıcı ve verici antenlerinin, dünya üzerinde
istenen bir noktaya yönlendirilebilmesi için antenlerin her zaman dünyaya dönük
olması gerekmektedir. Aksi halde iletişimin sürekliliği sağlanamayacaktır.
Uydu, yörüngede iken yerçekimi farklılığı, dünyanın manyetik alanı, güneş enerjisi gibi dış etkenler yanında uydunun dengelenmemiş iç hareketleri gibi birçok değişik kuvvetin etkisindedir. Bu etkenler uydunun istenen yörüngede kalmasını önlemektedir. Bu kuvvetlerin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak ve dolayısıyla uyduyu kararlı bir durumda tutmak için, uyduyu kendi ekseni etrafında döndürmek gerekmektedir. Böylece uydunun, yüksek açısal momentumu bulunan bir denge çarkı gibi davranması sağlanmaktadır. Antenlerin her zaman dünyaya dönük tutulması için antenler ve tüm haberleşme donanımı uydunun dönme hızıyla aynı hızda, ancak dönme yönünün tersinde dönen düşük ataletli bir platform üzerine oturtulmuştur. Uydunun bu şekilde kararlı tutulmasına "Çift Dönme" yöntemi denir. Günümüzde ise yeni kararlı tutma yöntemleri geliştirilmiştir. Bunlardan en önemlisi "Üç eksenli kararlı tutma" yöntemidir.
Şekil-2'de bu iki yöntemin yapısal farklılıkları görülmektedir. "Çift Dönmeli" uydularda çeper solar hücreleri ile kaplanmış ve antenler ters yönde dönen platform üzerine oturtulmuştur. Öte yandan "Üç Eksenli" uydularda gerekli güç, solar hücrelerden sağlanmaktadır. Ancak bu hücrelerin yerleştirildiği solar levhalar hareketlidir ve her zaman güneşe dönük durumda tutulmaktadır. Yazının bundan sonraki bölümlerinde eşzamanlı yörüngede bulunan uydular üzerinden gidilecektir.
(a) Çift
Dönmeli Uydu
(b) Üç-eksende kararlı uydu
Şekil-2. Uydu sınıfları
Uydu Kontrolü
Dünya yüzeyine göre sabit bir nokta üzerinde dolanan bir iletişim uydusunun iletişim işlevleri, yörüngenin ve durumun tam bir denetimini gerektirir. Durum denetimi, antenleri yöneltmek için gereklidir.
Daha önce belirtildiği gibi, her uyduya ekvatorun üzerinde dünya yüzeyinden yaklaşık 36,000 km yukarıdaki yörüngede bir boylam tahsis edilmiştir (Şekil-3). Yer antenlerinden çoğu izleme yapmayan tür antenler olduğu için, uydunun önemli miktarda hareket etmesi, uydunun hüzme pozisyonunu değiştirir. Bu durum istenen iletişimin bozulmasına ve hatta kesilmesine neden olur. Bu nedenle yer uydu istasyonu, uydu yörüngesini sürekli denetler.
Şekil-3.
Uydu Haberleşme Sistemi
Frekans Planları
Günümüz uydu haberleşme sistemlerinde, varolan iletişim ağını kullanarak daha verimli ve yüksek hızda haberleşme yapabilmek amacıyla çeşitli çoklu erişim yöntemleri kullanılmaktadır. Aşağıda bu tekniklerden en çok kullanılan üçü hakkında bilgi verilecektir.
1)
Frekans Paylaşımlı Çoklu Erişim
Kısaca FDMA olarak tanımlanan Frekans Paylaşımlı Çoklu Erişim
sistemlerde, her frekans taşıyıcı, ayrık bir frekansta bulunur ve bu taşıyıcıya,
çok taşıyıcılı bir transponderde belirli bir yer tahsis edilir. İki FDMA
tekniği kullanılmaktadır:
FDM/FM/FDMA: Bu teknikte, gönderme konumunda yer istasyonu, birçok tek yanbant taşıyıcı telefon kanalını, tek bir taşıyıcı temelbanda frekans paylaşımlı çoğullar (FDM-Frequency Division Multiplexing, Frekans Paylaşımlı Çoğullama); bu temel bant daha sonra bir taşıyıcıyı bir frekans modülasyonuna tabi tutar ve bu taşıyıcı bir FDMA uydu ağına uygulanır.
Taşıyıcı
başına tek kanal: Bu teknikte, her iletişim kanalı ayrı bir radyo
frekansı taşıyıcıyı modüle eder.
Örnek olarak C-bandında çalışan Intelsat V transponderi için tipik bir
frekans planı Şekil-4'te gösterilmiştir. Uydu aracığıyla sinyalin yönlendirilmesi,
yerden verilen komutla anahtarlanabilir. Bu özellik, daha fazla sayıda
link olasılığı gerçekleştirerek, çeşitli alma ve gönderme
antenlerinin birçok transpondere bağlanmasına olanak sağlar. FDMA tekniğinde
kullanılan polarizasyon yöntemi ile aynı frekans bandından iki sinyal
birbirine dik polarizasyonla yollanabilir. Böylece frekans bandının daha
verimli kullanılması sağlanmaktadır.
Şekil-4.
C-bandında çalışan Intelsat V transponderi için tipik bir frekans planı
2) Zaman Paylaşımlı Çoklu Erişim
Kısaca TDMA olarak tanımlanan zaman paylaşımlı çoklu erişim modunda, her kullanıcı, uydu transponderine aynı taşıyıcı frekansını kullanarak, belli bir referans zamanına göre belli zaman bölmelerinde erişir. TDMA çerçevesi adı verilen bir zaman aralığı belirlenmiştir, bu süre içinde, ağdaki tüm kullanıcılar, kendilerine ayrılan zaman bölmeleri içinde bilgi paketlerini iletirler. Bu zaman çerçevesinin uzunluğu 2 ms, ya da 120832 semboldür. Her ağ kullanıcısına tahsis edilen zaman bölmeleri, çerçevede (frame) ne kadar iletişim trafiği iletileceğine ya da alınacağına bağlı olarak değişir. Tipik bir uydu TDMA çalışma sistemi, Şekil-5'te gösterilmiştir.
Şekil-5.
TDMA Zaman Planlaması
İki ya
da daha fazla FDM/FM sinyal aynı anda doğrusal olmayan bir yükselteç tarafından
yükseltilirse, bir FDM/FM taşıyıcının temelbandına başka taşıyıcılardan
karışma olur. Bu meydana geldiğinde, doğrusal olmayan yükseltecin genlik
modülasyonu/faz modülasyonu özellikleri, taşıyıcıda genlik modülasyonu
oluşturur, bu da diğer taşıyıcılarda faz modülasyonu meydana getirir (AM/PM
conversion). TDMA sayesinde diğer taşıyıcılarda oluşturulacak faz modülasyonu
sorunu çözülmektedir, dolayısıyla uydu güç yükselteci, doyum modunda çalıştırılabilmektedir.
3. Kod Paylaşımlı Çoklu Erişim
Kısaca
CDMA olarak adlandırılan Kod Paylaşımlı Çoklu Erişim teknolojisi II. Dünya
Savaşı sırasında müttefik kuvvetlerinin, haberleşmeleri sırasında düşman
karıştırıcı sinyallerinden etkilenmemesi amacıyla geliştirilmiştir. Günümüzde
ise askeri uygulamaların yanı sıra sivil uygulamalarda da sıklıkla kullanılan
bir çoklu erişim yöntemidir. Bu metot sayesinde tüm kullanıcılar aynı
frekans bandını kullanabilirler. Her kullanıcıya ait bilgi yine o kullanıcı
için rasgele yaratılmış bir kod dizisiyle çarpılarak tüm band boyunca yayılır.
Kullanılan kod dizileri birbirlerinden bağımsız olduğu için alıcı tarafında
hangi kullanıcıya ait bilgi alınmak isteniyorsa, alınan sinyaller o kullanıcının
kodu ile tekrar çarpılarak istenilen bilgiye ulaşılır. CDMA tekniği yukarıda
açıkladığımız yöntem sayesinde, kullanıcıların aynı frekans bandını
istedikleri zamanda kullanabilmesine olanak vermektedir, literatürde CDMA, SSMA
olarak da adlandırılmaktadır. Şekil-6'da CDMA modunun basit çalışma
sistemi gösterilmektedir.
Şekil-6.
CDMA Kodlama Tekniği
Uydu Haberleşmesinde Kullanılan Frekanslar
Uydu haberleşme sistemlerinde genellikle 4 ana frekans bandı kullanılmaktadır.
Bunlar sırasıyla C-bandı, X-bandı, Ku-bandı ve Ka-bandıdır. Çalışma
frekansları ve kullanım alanları Şekil-7'de gösterilmektedir.
Şekil-7.
Uydu Haberleşmesinin Gelişimi
Uydu Transponderleri
Uydu transponderleri,
tekrarlayıcı (röle) mantığıyla çalışır. Temel olarak, alıcı antenine
gelen yer terminali sinyalini filtreledikten ve yükselttikten sonra sinyali ulaşması
gereken yer terminaline istenen frekansta iletmekle yükümlüdür. Uydu
transponderlerinde olası intermodülasyon etkilerini en aza indirmek için,
kullanılan güç yükselteç modülünün doğrusal bölgede çalışmasını
sağlayan sistemler mevcuttur. Bu sayede güç yükseltecinin doyum noktasına
ulaşması durumunda (birden fazla taşıyıcı sinyalin aktarımı durumu vb.)
bu doğrulayıcı sistemler devreye girerek, güç yükseltecinin çalışma
noktası doğrusal bölgeye getirilir.
Yer İstasyonları
Yer istasyonlarının genel blok yapısı Şekil-8'de gösterilmiştir. Yer istasyonları anten modülü, anten modülüne bağlı uydudan gelen "beacon" sinyalini algılayan arama modülü, alma ve gönderme modüllerinden oluşur. Ayrıca karasal haberleşme şebekesiyle bağlantıyı sağlayan altyapı ve sistem monitörleme modülleri de bulunmaktadır. Yer istasyonu sayesinde uydu haberleşme sistemindeki tüm parametreler (güç, uydunun yörüngesi, yer terminalleri parametreleri, EIRP vb.) monitör ve kontrol edilebilir. Böylece olağandışı durumlarda sistemdeki aksaklıklar monitör edilip, gerekli önlemlerin alınması sağlanmış olur.
Şekil-8.
Yer İstasyonları Genel Blok Yapısı
Antenler
Uydu antenlerinin temel görevleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Uydu haberleşmesinde kullanılan antenler aşağıdaki şekilde sınıflara ayrılabilirler:
Horn antenler yüksek Kazanç/Gürültü (G/T) oranı sağlasalar da küçük boyutlardaki tipleri dahi çok pahalı olduğundan artık kullanılmamaktadır.
Phase Array antenler özellikle hareketli uydu haberleşme sistemlerinde avantaj sağlamasına rağmen kullanılan teknolojinin zorluğu ve maliyetinin yüksek oluşu, bu anten tipinin kullanımını sınırlamaktadır.
Uydu haberleşme sistemlerinde en sık kullanılan anten tipi parabolik reflektör antenlerdir. Bu tip antenler 3 ayrı gruba ayrılırlar, bunlar sırasıyla:
Şekil-9'da yukarıda saydığımız anten tiplerinden yaygın olarak kullanılan çift reflektörlü Cassegrain tipi anten yapısı gösterilmektedir.
Şekil-9- Cassegrain Anten Tipi
Uydu Hat Bütçeleri
Uydu Hat Bütçesi (Satellite Link Budget) hesaplaması, uydu iletişim sisteminde hatasız ve emniyetli iletişim yapılması için gerekli olan güç kriterinin sistem parametrelerine (anten kazançları, çıkış gücü, transponder kazancı, atmosferik ve coğrafik koşullar vb.) bağlı olarak hesaplanmasıdır.
Çıkarma hattı bütçeleri, uydu iletişimi için kritik bir faktör değildir, çünkü güçlü yer istasyonları gereken tüm gücü sağlayabilir. İndirme hattında ise durum farklıdır; güç sınırlıdır ve yer iletişim sistemlerinde uzay iletişim uydularından gelen sinyal yayılımında girişim olasılığı vardır. Bu nedenden dolayı ITU tarafından, uzay iletişim sistemlerinden gelen gücün yeryüzü yüzeyi üzerinde oluşturduğu maksimum akı yoğunluğu için genel kurallar belirlenmiştir.
Uyduda, sinyal anten tarafından alınır, filtrelenir ve sonra düşük gürültülü bir yükselteç (LNA) tarafından yükseltilir. Bir frekans çevirici, tekrar iletimden önce sinyali indirme hattı frekansına çevirir. Bu yöntem, uydunun yüksek güçlü çıkışı ile girişi arasında bant içi girişimini önler, frekans çevirme işlemi yapılmadığı takdirde ise alma/gönderme arasında çok yüksek yalıtım gerekir (100-150 dB arası).
ASELSAN ve Uydu Haberleşme Sistemleri
ASELSAN, X-Band Uydu
Haberleşme Sistemi Projesi ile, Silahlı Kuvvetlerimize komple bir uydu haberleşme
sistemi kurulması ve idamesi hususunda ana yüklenici olarak görevlendirilmiştir.
Bu proje ile edinilen deneyim ve bilgi birikimi, uydu haberleşmesi konusunda,
ileride yapılması planlanan askeri ve sivil projelerde ASELSAN'a hem bir
referans, hem de kazandığı deneyimi geliştirme ve ürün yelpazesine yeni
sistemler kazandırma yeteneği kazandıracaktır.
SONUÇ
Günümüzde Uydu Haberleşme Sistemleri artık hayatımızın bir parçası olmuştur. Ortalama %99.5'luk yıllık aktif çalışma oranıyla, yaptığımız bilgi alışverişlerinin, evimize gelen televizyon sinyallerinin, gerçekleştirdiğimiz telefon konuşmalarının çoğunda farkında olmasak da altyapı olarak uydu sistemleri kullanılmaktadır. Artan iletişim trafiği, gün geçtikçe daha fazla kanal kapasiteli ve daha hızlı haberleşme sistemlerinin kurulmasına neden olmaktadır. Uydu haberleşme sistemleri saydığımız bu ihtiyaçları karşılayabilecek özelliklere sahip teknolojisiyle gelecekte çok daha yaygın ve spesifik olarak kullanılacaktır.
Kısaltmalar
CDMA: Code
Division Multiple Access
E.I.R.P.: Effective Isotropic Radiated Power
FDMA: Frequency Division Multiple Access
FDM/FM: Frequency Division Multiplexing/Frequency Modulation
GEO: Geostationary Orbit
HEO: High Earth Orbit
ITU: International Telecommunications Union
Ka: K-above
Ku: K-under
LEO: Low Earth Orbit
LNA: Low Noise Amplifier
SSMA: Spread Spectrum Multiple Access
TDMA: Time Division Multiple Access
VSAT: Very Small Aperture Terminal
Kaynakça
(1) Arthur Clarke, "Yerküreye göre durağan uyduların dünya yörüngesi üzerindeki yerleşimi", Wireless World, Mayıs 1945
|
1976 yılında Eskişehir'de doğan Burak Çelik, ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü'nden 1998 yılında lisans derecesini aldı. Halen Hacettepe Üniversitesi Elektrik- Elektronik Mühendisliği Bölümü'nde yüksek lisans çalışmalarına devam ediyor. 1998 yılında HC Elektronik Üretim Müdürlüğü'nde Üretim Test Mühendisi olarak göreve başladı. Halen aynı bölümde X-Band Uydu Haberleşme Sistemleri projesinde Test Mühendisi olarak görev yapıyor. |