Türkiye'de amatör telsizcilik

Amatör telsizciliğin geçmişi konuşulurken, "Amatör telsizciler, II. Dünya Savaşı'nda ABD ordusuna şu kadar muhabereci verdiler" gibi konunun "mânâ ve ehemmiyetini" belirten "uyarıcı" sözler yanında, EME haberleşmesini ve SSB tekniğini amatör telsizcilerin bulduğu gibi "iftihar sebebi" sözler de edilir. Amatör telsizciliğin ve amatör telsizcilerin önemi inkâr edilemez. Ülkemiz, uzun yıllar yasaklayıcı bir kanun hükmü yüzünden amatör telsizcilikle tanışamadı. Bu gecikmenin, Ülkemiz amatör telsizciliğinin gelişme noktası açısından negatif bir unsur olduğu açık olmakla birlikte, acaba bu alandaki gelişmenin önündeki tek sebep kanunî engel miydi diye düşünmeden de edemiyorum.

Eğer amatör telsizcilik yanında diğer elektronik projelerine de ilgi duyuyorsanız, internette yapacağınız bir araştırma esnasında Türk amatörlerine ait pek az bilgi, proje ve uygulamaya rastlarsınız. Anlı şanlı amatör telsizcilik derneklerinin ne yaptığı, amatör telsizcilerimizin "parayı bastırıp" aldıkları "cicileri"yle yaptıkları sohbetler hâricinde neler yaptıklarını ben hep merak etmişimdir. Bu arada, bütün derneklere de haksızlık etmemek gerekiyor. Mesela bir grup amatör telsizci tarafından kurulan TAMSAT Amatör Uydu Teknolojileri Derneği'nin uydu teknolojisi ve diğer konulardaki çabalarını takdir etmemek mümkün değildir. Bunların içinde özellikle de Aselsan telsizleri için yeni bir kontrol sistemi oluşturma çalışmasını eli öpülesi bir çaba olarak görmek gerekiyor. Elbette çalışan, çabalayan başka dernekler de vardır, ama bu çalışmaların sonucunda ne ortaya çıkıyor, ortaya çıkan ürünler internet üzerinden diğer amatörlerin yararlanmasına açılıyor mu sorusunu hâlâ haklı olarak soruyorum.

Bâzı forum sitelerinde ufak tefek kıpırdanmalar hissediliyor; bunların da bir kısmı "Tebrikler ... bey güzel bir çalışma olmuş." yollu ululama bekleyenlerin böbürlenme vasıtası olmaktan öteye geçemiyor. Emeğe, haklara saygı yok denecek kadar az. Bir amatör yazıyor mesela, "bu çalışmanın şurasını da şunlardan aldım, tabii haber vermeden" diye. Hani bir söz vardır "Şecaat arzederken merd-i Kıpti sirkatin söyler" diye, tam o hesap.

Teknik değerlendirmeler, ölçümler, testler, test sonuçları yok böyle bir şey.. Birisi tutup bir DDS devresi kuruyor (kuruyor diyorum, zira başkasının çalışması) sonra da yazıyor "aman şu kadar başarılı, bu kadar güzel.." diye. Neye göre başarılı, hangi kritere göre güzel; hiç kimse de sormuyor "yahu bu DDS kaç bitlik bir sentezleme yapıyor, harmonikleri hangi seviyede, spur durumu nedir" diye.. Hep aynı tepki... "Tebrikler ... bey güzel bir çalışma olmuş." Tam bir "körler sağırlar, biribirini ağırlar" durumu. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Oysa yabancı amatörlerin durumu çok farklı.. Üretiyorlar, ürettiklerini paylaşıyorlar, çalışmalarının teknik detaylarını, mahzurlarını yazıyorlar ve en önemlisi bir soru sorulduğunda yardıma hazır oluyorlar. Biz neden üretemiyoruz, biz neden paylaşamıyoruz, biz neden yardımlaşmıyoruz anlamak zor. Paylaşmak bir yana, başkası yapamasın diye tümdevrelerin ismini kazımak gibi bir âdetimiz bile var...

Gerçi paranız bolsa, her cihazı yurtdışından rahatlıkla getirtebiliyor, sonra bu cihazlarla "hava atabiliyor"sanız, niye uğraşacaksınız yok devreymiş, yok hesapmış, yok kitapmış, yok yazılımmış böyle şeylerle uğraşmaya... Bu da bize mahsus bir "sendrom". QST dergisinde görmüşsünüzdür, hemen her türlü teknik kaynağa ulaşma imkânın olduğu, gelirlerine göre hazır cihazların görece ucuz olduğu ABD'ndeki amatör telsizcilerin basit cihazlar DA YAPIP KULLANDIKLARINI, HATTA BU ÇALIŞMALARINI GURURLA DERGİLERDE YAYIMLADIKLARINI...

AMATÖR TELSİZCİLERDEN İNCİLER

Amatör telsizci olmasına oluyoruz da, ah bir de sâdece bildiğimiz konularda kalem oynatsak, fikir beyan etsek... Ne gezer, dedim ya resmen ve belge ile "amatör telsizci"siniz artık. Siz bilmeyeceksiniz de kim bilecek bu alandaki konuları! Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okurken bir hocam demişti ki "Saçmalama hakkı herkese aittir." Buna da tamam, isteyen istediği gibi konuşsun, yazsın, çizsin; ama başkaları bunları "ilmî gerçek" gibi okuyor, bunlara göre amel ediyor ve hatta başkalarına da bunları öğretiyorsa? Ne demek istediğimi daha iyi anlatabilmek için birkaç örnek vermek istiyorum. Aşağıda, amatör telsizciler tarafından kalem alınmış bâzı mesajlardan alıntılar ile, bir derneğin hazırladığı amatör telsizcilik kitabı"ndan "seçmeler" bulacaksınız. Alıntılar kırmızı renkte gösterilmiş, açıklaması ise altında yapılmıştır.

[Gürültü] Genlik modülasyonlu sinyaller ile yapışık gelen,statik,atmosferik,elektikli aletlerin yaydığı kaotik frekanslardır. Genlik modülasyonlu sinyalin bant genişliği orta dalgada 9 KHZ olması yada CB'de 10 KHZ olması bu parazitlerin oluşturduğu gürültüleri işitiyoruz.SSB'nin de genlik mod olması ancak bant genişliğinin 1KHZ veya daha az olması nedeniyle etkilenmiyoruz.

SSB modülasyon türünde (J3E) bant genişliği 1 kHz değil 3 kHz’dir. Ayrıca, tabii olarak oluşan  gürültü (QRN)  ve bir diğer vericinin oluşturduğu enterferansın (QRM) bant genişliği ile doğrudan bir ilgisi yoktur. QRN) veya QRM SSB tekniği ile haberleşmeyi de etkiler.

Ancak alıcı-verici devrelerin temeli aynı. Yani tamamı "super heterodin" denilen teknoloj. Nasıl bir uygulama yaparsanız yapın mutlaka "super heterodin" devre teknolojisini kullanacaksınız.

Tabiki çok basit devrelerde birkaç sistem var, onlar önemsenmeyecek basitlikte.

Bu cihazların üretim dehaları "Kenwood, Yaesu" v.s. mucit ve olağanüstü mühendisleri dahi "super heterodin" sisteminin üzerinde bir sistemi henüz bulamadılar.

1) Süper heterodin tekniği alıcılarda kullanılan bir karıştırma ve ara frekans üretme tekniği olup vericiler için söz konusu değildir.

2) Hiçbir alıcı süper heterodin tekniğini kullanmak zorunlu değildir.

3) Bahsedilen firmaların “mucit ve olağanüstü mühendisleri” artık sayısal sinyal işleme tekniği ve SDR kullanıyorlar.

IF 10Mhz için hayal frekans:  Rf+2IF  ;     Rf=7Mhz    2x10Mhz  ;     7+2x10=27 Mhz civarı hayal frekans oluyor ve 7Mhz lik alıcıda bu yayınlar güçlü olarak dinleniyor. Ya ikinci IF olarak genellikle 455Khz kullanacağız, ya Girişe çok seçici bant geçiren filtreler kullanacağız, yada benim yaptığım gibi 10Mhz lik IF yerine 4915Khz lik IF kullanacağız.

Bir süper-heterodin alıcıda, lokal osilatör frekansı, alış frekansı+ ara frekans (üstten karıştırma) veya alış frekansı- ara frekans (alttan karıştırma) olacak şekilde seçilir. Hangi karıştırma yolunu seçerseniz seçin ve hangi IF’i kullanırsanız kullanın –az ya da çok- bir hayal frekans olacaktır.

Günün 24 saati bir Amatör Telsizcinin vazgeçilmez yaşam dünyasıdır. ... Can ve mal güvenliği ile ülke çıkarlarının korunması konularında gerekli tüm kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek veya tüzel kişilerle doğrudan temasa geçebilir.

Girişten bir şey anlamadım ama, sakın ola ki “amatör telsizciyim, can ve mal güvenliğini ve ülke çıkarını koruyorum diye her gerçek kişiyle doğrudan temasa geçme hakkına sahibim” demeyin, sonuçları kötü olabilir.

CTCSS (DUYMAALTI TON KONTROLLÜ SİSTEMLER)

67 Hz - 250 Hz arası sesleri insan kulağının duymamasından hareketle ...

İnsan kulağı, 20 Hz’in üzerindeki sesleri –ideal olarak 20 kHz’e kadar- duyabilir. Dolayısıyla, 67 Hz ilâ 250 Hz arasını DUYAR. Bu tonların oldukça düşük seviyede sinyale eklenmesi ve ses frekans güç kuvvetlendiricisinin girişindeki filtre karakteristiğinden dolayı kullanıcının bu tonları farketmemesinden dolayı, tanımlarken “sub-audible” ifadesinin kullanılması bu sebepledir.

3222 sayılı kanun sebebi ile 1983 yılına kadar yurtdışında ikamet eden ve yurtiçinde resmi kurumlarda çalışan TRAC üyelerinden başka radyo amatörlüğü yapan yoktur.

1983 yılından önce “resmi kurumlarda” amatör telsizcilik faliyeti yapılamayacağı gibi, yapıldığı kabûl edilecek olsa bile bu hak sadece bir derneğe tanınmış olamaz.

İnfraruj Led : İnfraruj led, normal ledin birleşim yüzeyine galyum arsenid maddesi katılmamış halidir. Yani görünmez (mor ötesi) ışıktır.

İnfra “alt”, ultra “öte” anlamlarına gelir. Dolayısıyla infraruj, “kızılaltı” demektir. (Kızılötesi yanlış kullanımdır.) Mor ötesi ise ultraviyoledir. Dolayısıyla infraruj mor ötesi değildir. Ayrıca, morötesi (UV) görünmez de değildir.  

Foto transistörün normal transistörden tek farkı, kollektör ile emiter arasından geçen akımı beyz ile değilde, beyz ile kollektörün birleşim yüzeyine düşen mor ötesi ışıkla kontrol ediliyor olmasıdır.

Foto transistör, ışık ile uyarılan bir transistör türüdür. Yapımına göre bu ışık görünen ışık, kızılaltı veya morötesi olabilir.

144 - 148 MHz (2m) Bandı

222 - 225 MHz (135 cm) Bandı

 ITU 1. Bölgede yer alan Türkiye'de 2 m. Bandı 144-146 MHz arasını kapsar. Ayrıca Türkiye’de 135 cm. band diye bir amatör band da yoktur.